top of page

Tarihini Ankara’ya Taşıyan Bir Büyükelçilik

  • Writer: Emin Varol
    Emin Varol
  • 5 days ago
  • 2 min read

Ankara’nın yeni büyükelçilikler semtinde, mütevazi bir büyükelçilik binasının önündeyiz.

Köklü tarihi ve kültürel bağımız olan Moğolistan’ın Ankara Büyükelçiliği’ne ilk kez geldim.


Ankara Büyükelçisi, Munkhbayar Gomborusen ile randevumuz vardı. 23 Nisan resepsiyonunda tanıştığımız, Boğaziçi Üniversitesi mezunu, Türkçeyi ana dili gibi konuşan Moğol diplomat Bulgan Ganjambal aracılığıyla, sayın Büyükelçiye görüşme isteğimizi iletmiştik.

Kısa bir süre sonra randevumuza olumlu yanıt geldi.




Büyükelçilik bahçesinde Otağ kurulmuş




Moğolistan Büyükelçiliğine girdiğimizde ilk dikkatimizi çeken, ağaçların arasına kurulan, “Yurt- Otağ” isimli, kırsal-göçebe yaşamın simgesi olan “keçe çadır” oldu.


Taş, kum ve betondan yapılmış modern büyükelçilik binasının bahçesindeki “Otağ”, şehir ve kırsal yaşam arasındaki tezatı ortaya koyuyordu. Moğol diplomatlar kırsalı, şehire taşımışlardı sanki. 


Yurt-Otağ, Moğolistan’da bir yaşam tarzıdır. Göçebe yaşamın en konforlusu ve en anlamlısıdır.

Nüfusun yüzde 30’u kırsalda, bu otağ-çadırlarda yaşar. Aslında bu barınaklara, “çadır” denilmesi de yanlıştır. Çünkü Otağ’ı, mutfağı ve banyosuyla, konforlu taşınabilir bir ev olarak düşünebilirsiniz. 


Kayın ve Söğüt ağaçlarından yapılır. 2 direk üzerinde durur ve yüksek tavanlı kendine has yuvarlak bir tasarımı vardır. Yapımında metal malzeme çivi vs. kullanılmadığı için oldukça uzun ömürlüdür. Keçeden yapılmış otağın mobilyaları ahşaptan yapılmıştır. İyi bakılırsa bir Otağ, 100 yıl ayakta kalabiliyor. Ülkemizde yörükler tarafından kullanılan kıl çadırlar da aynı kökenden geliyor.


Moğol diplomatlar, Ankara’ya taşıdıkları bu Otağ’da da zaman geçiriyorlar. Otağın ortasına kurulan sobada yemek yapıyorlar, börek-çörek pişiriyorlar…




Büyükelçi Gombosuren, Otağ’da kendini rahat hissediyor



Ricamızı kırmayan Moğolistan Büyükelçisi Munkhbayar Gomborusen ile taş-beton binadaki söyleşimize, bahçede devam ettik.


İlk gittiğimiz yer modern binanın yanındaki Otağ oldu. Ahşap Otağın çift kanatlı kapısından girdiğimizde, orta yere kurulan “kuzine” tipinde bir soba ile karşılaştık. Sobanın borusu, iki direk üzerinde duran yüksek tavandan dışarı çıkıyordu. Sohbetin konusu da doğal olarak şehirden, kırsala, Moğolistan’daki yaşama dönüştü. Büyükelçi Gomborusen, burada kendini daha rahat hissediyor gibiydi. Otağ’ın önüne iki adet kilim serilmişti. İçeri girerken, biz çıkarmadık ama ayakkabı çıkartılıyor mu bilmiyorum.




Anlamlı bir taş yığını…



Büyükelçi ile Otağ’dan çıkarken piramit şeklinde, bir taş yığını dikkatimi çekti. Üzerinde mavi renkli bir tülbent vardı. Tarihi, gelenek ve görenekleriyle birlikte yaşayan büyükelçilik diplomatlarına taş yığınını sordum. “Her gelen misafirin bir taş koyduğu” bir yığın olduğunu söylediler. Ancak, “her gelen” derken, elçiliğe gelen her misafirin mi yoksa, burada görev yapan diplomatların mı olduğunu anlamadım. Moğolistan’da ise yığına konulan taşların, askere giden askerleri temsil ettiği söyleniyor.




Moğolistan’da doğaya, yeşile verilen önem




Büyükelçi Gomborusen ile söyleşimize çadır dışında, ormana dönüşmüş bahçede devam ettik. Benim, “diplomat hatıra ormanı” adını verdiğim, büyükelçiliğin bahçesinin de “büyük bir anlamı” vardı. Hem de bugüne kadar duymadığım ve görmediğim bir anlamı…Doğaya ve yeşile olan sevgi anlamı…


Büyükelçi Gomborusen, bahçe gezintisinde 3-4 yaşındaki bir Erik ağacının yanında durdu ve “bunu, benim oğlum dikti” dedi. Moğol Büyükelçisinin verdiği bilgiye göre;


1997 yılında açılan Moğolistan’ın Ankara Büyükelçiliği’nde görev yapan her diplomat, görev sürelerinin sonunda, ülkelerine dönmeden önce bu bahçeye bir ağaç dikiyormuş. Bahçedeki ağaçlar, aynı zamanda Ankara’da görev yapan diplomat sayısını da gösteriyor. Doğaya ve yeşile verilen önemin simgesi olan bu bahçeye, 4. yılını tamamlayan Büyükelçi Gomborusen de ağaç dikmiş. Büyükelçi ile birlikte ağaçlarda meyve aradık. Ancak bu sene yaşanan don olayından, bu bahçe de etkilenmiş. Maalesef bahçedeki meyve ağaçlarında sadece birkaç meyve kalmış.


Moğolistan’ın Büyükelçisi Munkhbayar Gomborusene, bana ayırdığı “uzun süre” için teşekkür ederek veda ediyorum.


Hiçbir büyükelçi ile bu kadar samimi, sıcak ve içten bir söyleşi yapmadığımı da belirtmek istiyorum…


Not: Büyükelçi Gomborusen ile söyleşimiz devam edecek.

Comments


© Copyright
Copyright©
bottom of page