Kadıköy'de 1 Mayıs
- Varol Report
- 4 days ago
- 3 min read

Sendikaların büyük kısmı bu sene 1 Mayıs Emekçi Bayramı için Kadıköy'de toplanma çağrısı yaptı. İstanbul Valiliği, Kadıköy'deki kutlamaya izin verse de ilçeye giden tüm yolları neredeyse kapattı. Polis, tüm ara sokakları kapattı. Adım başı polis bariyerleri konuldu.
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kapsamında DİSK’in çağrısıyla sendikalar, meslek odaları, siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları Kadıköy’de bir araya geldi. Sabahın erken saatlerinden itibaren toplanmaya başlayan gruplar, kortejler eşliğinde Rıhtım’a yürüdü.
Özgür Özel Kadıköy’de
1 Mayıs komitesi, eylem alanına gelen siyasi liderleri tanıttı. CHP Genel aşkanı Özgür Özel de geldi. Özel, emekçileri selamladı.
Özgür Özel, Dem Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Meral Danış Beştaş,
Halkların Demokratik Kongresi Eş Genel Sözcüsü Ali Kenanoğlu, ve HDK aktivisti Sebahat Tuncel sahnede bir araya geldi.
1 Mayıs Manifestosu
Emekçiler Zühal Kaynak ve Hüseyin Tosun, 1 Mayıs manifestosunu okudu:
“Biz bu ülkenin tüm değerlerini ve güzelliklerini üretenleriyiz. Biz işçiler, kamu emekçileri, mühendisler, mimarlar, şehir plancıları, hekimler, emekliler, gençler, kadınlar. Bugün ülkenin dört bir yanında 1 Mayıs meydanlarında buluştuk.
İl il, ilçe ilçe, mahalle mahalle, sokak sokak, 1 Mayıs meydanlarına aktık. Kendini bu ülkenin sahibi sananlara, halktan büyük bir güç olmadığını bir kez daha gösterdik.
Biz tüm renklerimiz ve farklılıklarımızla Türkiye'yiz. Ve bugün 1 Mayıs meydanlarında başka bir yaşamın, başka bir Türkiye'nin müjdesini vermek için bir aradayız.
Bugün, 1 Mayıs alanlarında bir kez daha tanık oluyoruz ki ülkemizde yepyeni bir güneş doğuyor. Mutlu bir hayat filizleniyor.”
Asgari yaşamaya mahkum olmadığımız bir hayat mümkün
“1 Mayıs alanlarından bir kez daha ilan ediyoruz ki; zorbaların değil, işçilerin, emekçilerin, halkın egemen olduğu bir ülke mümkün. Ürettiğimiz değeri adilce bölüştüğümüz, asgari ücrete ve asgari yaşamaya mahkum kalmadığımız bir hayat mümkün.
Demokratik haklarımızı kullanabildiğimiz, sendikalı olabildiğimiz, grevlerin yasaklanmadığı, itiraz edenin, hakkını savunanın kapısına gece yarısı kimsenin dayanmadığı bir ülke mümkün. Çalışırken ölmediğimiz, sağlığımızı kaybetmediğimiz, tükenmediğimiz, tacize, şiddete, ayrımcılığa uğramadığımız; 8 saat insanca çalışıp, 8 saat insanca dinlenip, 8 saat insanca yaşadığımız bir hayat mümkün.
Onlarca yıl çalıştıktan sonra emekli olabildiğimiz, emeklilik hakkımızın gasp edilmediği, emekli olunca çalışmak zorunda kalmadığımız, emeklisini insanca yaşatan bir ülke mümkün.
Sokaklarda, iş yerinde şiddetin, tacizin olmadığı, kadınların güvencesiz ve esnek çalışmaya mahkum edilmediği, ayrımcılığa uğramadığı, İstanbul Sözleşmesi'nin uygulandığı, ILO 190 sayılı sözleşmenin onaylandığı bir hayat mümkün.”
Ülke kaynaklarının siyası rakipleri tasfiye etmek için değil
“Ülke kaynaklarının sermaye için, rantçılar için, savaş için, siyasi rakipleri tasfiye etmek için değil, bizi, 86 milyonu insanca yaşatmak için kullandığı bir ülke mümkün.
Kimsenin ikinci sınıf vatandaş olmadığı, dilimize, inancımıza, kimliğimize, kökenimize bakılmadan hepimizin tüm renklerimizle eşit yurttaşlar olduğumuz, özgürce siyaset yapabildiğimiz ve örgütlenebildiğimiz, bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine yaşadığımız bir hayat mümkün.
Çocuklarımızın okula aç gitmediği, öğretmenlerin bir gecede sürgün edilmediği, diplomaların tek kişinin emriyle iptal edilmediği bir ülke mümkün. Yıllarca çalışıp, okulları bitirip, en zor sınavları geçip "mülakat" adı verilen tek adama sadakat sınavına maruz kalmadığımız, KHK'lerle bir sabah işsiz kalmadığımız, çalışma hakkımız başta olmak üzere kazanılmış haklarımızın korunduğu bir hayat mümkün. Gazetecilerin, sendikacıların, sanatçıların, akademisyenlerin, belediye başkanlarının, eş başkanlarının, muhalif siyasetçilerin, gençlerin hapse atılmadığı özgür bir Türkiye mümkün.
Büyük bölümü deprem bölgesindeki bir ülkede, felaketi çaresizce beklemediğimiz, rantı değil, doğayı ve yaşamı korumayı hedefleyen bir ülke mümkün. Herkesin başını sokabileceği bir evi olduğu, depreme dayanıklı, doğaya ve insana saygılı, güvenli şehirlerde yaşadığımız bir Türkiye mümkün. Bebeklerin sağlığının para hırsına kurban edilmediği, boğmacadan, kızamıktan çocukların ölmediği, insanları hastalıklardan koruyan, hastalandığında kolayca ulaştığı nitelikli bir sağlık sistemi mümkün. Halkın değil, kayyumcuların değil, halkın söz ve karar sahibi olduğu bir düzen mümkün.”
Ya hep beraber ya hiç birimiz
“Gerçek bir demokrasi mümkün. Bugün Türkiye'nin dört bir yanındaki yüzlerce 1 Mayıs alanında aynı anda hep beraber ilan ediyoruz. Emeğin, demokrasinin, adaletin, barışın, eşitliğin, laikliğin, özgürlüğün ve kardeşliğin egemen olduğu bir düzeni kuracağız. Yeter ki birlik olalım. Yeter ki mücadele edelim. Yeter ki tek başımıza olmadığımızı bilelim. Kurtuluş için hep beraber olalım. Yeter ki hep beraber yürüyenlerin gül sesini duyalım. Birleşik mücadelenin gücünü gösterelim.
Yeter ki, 2025 yılında, 1 Mayıs meydanlarında milyonlar kendisinin, çocuklarının ve ülkenin geleceği için söz veriyor. Yarından tezi yok, bu meydandan ayrılır ayrılmaz, nerede çalışıyorsak, nerede yaşıyorsak, nerede mücadele ediyorsak, orada örgütleneceğiz. Gücümüzün birliğimizden geldiğini bilecek ve örgütlü olacağız.
Örgütlenerek kazanacağız. Birleşe birleşe kazanacağız. Halkın birleşik mücadelesi kazanacak. Mutlaka ama mutlaka biz kazanacağız. Biz kazandığımızda, biz kazandığımızda demokrasi kazanacak, adalet kazanacak, barış kazanacak, kardeşlik kazanacak, emek kazanacak, bu ülke, bu halk kazanacak. Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber ya hiçbirimiz. Yaşasın 1 Mayıs.”
תגובות